DÜNYAİŞÇİ SINIFI
ABD: H2-A köleliğine karşı grevle gelen ilk zafer
H2-A düzenmesi kapsamında köle gibi çalıştırılan göçmen tarım işçileri grevle ilk kez kazandı
HABER MERKEZİ– Amerika’da H2-A düzenlemesi kapsamında tarımsal plantasyonlarda köle gibi çalıştırılan göçmen işçiler, Ağustos ayında (1986’dan beri yaşanan ilk grev olarak) Sarbanand çiftliklerinde gerçekleştirilen ve yenilgiyle sonuçlanmış grevin ardından, Larson meyve çiftliğinde 16 Eylül’de başlatılan grevden zaferle çıktılar.
Amerika’daki kapitalist tarımsal üretimin yapıldığı çiftliklerde çalışan işçilerden yarısından fazlası Meksika’lı göçmen emekçilerden oluşuyor.
Oturum belgesi olmayan göçmen emekçilerin “belge”leri ‘mevsimlik ithal kölelik’ koşullarını düzenleyen “konuk-işçi vize sistemi”yle düzenleniyor.
H2-A olarak anılan düzenlemeye göre ülkeye getirilen göçmen işçiler, ağır çalışma koşullarına direndiği ya da greve kalkıştığı durumlarda sınır dışı edilme tehdidiyle karşılaşıyorlar.
Bu nedenle, 1986 yılından beri uygulanan H2-A kapsamında çalışan işçiler, ağır çalışma koşullarına, düşük ücretlere, ayrımcı-ırkçı taciz ve saldırılara karşı pek nadir direnç gösterebiliyorlar.
İlk grev
Geçtiğimiz Ağustos ayında işçiler ‘şeytanın bacağını kırdılar’ ve ilk defa greve çıktılar. Bu işçiler Whatcom ilçesindeki Sarbanand Çiftliklerinde çilek toplamak için 13 saat çalışmaya zorlandılar. Sarbanand Çiftlikleri, göçmen emeğinin yoğun sömürüsüyle nam salmış Kaliforniya Delano merkezli tarım tekeli olan Munger Farms’a ait.
Üç çocuğun babası olan Honesto Silva Ibarra, çalışamayacak kadar hasta olduğunu patronlara iletti. Ama patronun adamları “çalışmayı sürdürmezsen kovulacağını” söylediler. Ve Silva birkaç gün sonra yerel bir kliniğe nakledildikten sonra ve Seattle Seattle’daki Harborview Hastanesi’nde öldü.
Öfkeli olan diğer işçiler daha hastanedeyken bir komite kurdular ve “yönetimden daha iyi koşullar talep etmek için” harekete geçtiler. 70 işçi grev yaptı. Ertesi gün “itaatsizlik” nedeniyle işten atıldılar.
Bu grev zaferle sonuçlanmamakla birlikte diğer işçiler için esinleyici örnek oluşturdu.
Larson çiftliğinde grevle gelen ilk zafer
Merkezi Washington’daki elma bahçelerinde 17 işçinin 16 Eylül’de başlattığı grev bir hafta sonra patronun geri adım atmasıyla sonlandırıldı.
İşçiler kötü çalışma ve barınma koşullarına ve ve patronun adamlarının sözlü ve fiili hakaretlerine karşı eyleme geçtiler.
Patronla varılan anlaşma, grevin gücüyle ve Kuzeybatı tarım işçileri sendikası (Familias Unidas por la Justicia)’nın desteğiyle sağlandı.
Washington’a bağlı Quincy şehrindeki Larson çiftliğinin sahibiyle yapılan görüşmelerde işçilerin talepleri kabul edildi. Patron, taciz ve hakaretlerde bulunan adamını işten uzaklaştırmayı, kovulan 3 işçiyi yeniden işe almayı, işçilerin temizlik maddesi gibi günlük ihtiyaçlarını karşılamayı, hastalık gibi durumlarda doktor ihtiyacını gidermeyi ve grev yaptığı için hiç bir işçiyi işten atmayacağı sözünü verdi.
İşçiler ve sendika ayrıca, varılan anlaşmada yer alan hükümlerin Wafla (H2-A kapsamında göçmen işçi getirten patronların örgütü) tarafından da kabul edilmesini istediler. Fakat Wafla’nın başkanı bu talebi “Wafla, işverenlerin yasalara uymalarına yardım etmekle ilgileniyor. Bunun gibi anlaşmaları imzalamıyor” gerekçesiyle reddetti!
Gene de bu ilk başarılı grev tarımsal plantasyonlarda köle gibi çalıştırılan göçmen işçilerin örgütlenme ve direnme çabalarında önemli bir deneyim niteliğinde.
İşçiler zaferlerini mangal yaparak kutladılar.
H-2A mevsimlik köleliği nedir?
1986’dan beri yürülükte olan “H-2A konuk-işçi programı” ABD’ye geçici veya mevsimlik tarım amaçlı yabancı işçilerin girişine izni veriyor. H-2A, mevsimlik işlerin yerine getirilmesinde tarımsal patronların ihtiyaç duyduğu ucuz emek miktarına bağlı olarak “göçmen olmayan yabancı işçilerin” ABD’ye getirilmesini olanaklı kılıyor.
‘Göçmen olmayan göçmen’ emekçiler bir ay veya iki ay gibi kısa veya çoğu zaman 10 ay süreyle, ancak patronların ihtiyacına göre gerekirse işçilerin 10 aydan daha uzun süre kalmasına izin verecek özel düzenlemelerle kapitalist çiftliklerde yerleştiriliyorlar.
Bu işçilerin tümü sözümona ABD ücret yasaları, işçi tazminatları ve diğer standartlara göre çalıştırılmaları gerekirken, tahmin edileceği üzere, fiiliyatta böyle olmuyor.
Barınma sorununu da “çözmekle yükümlü” patronlar yerinden yurdundan kopup gelmiş emekçilerin bu durumunu sonuna kadar “kötüye kullanıyorlar”. İşçiler bunaltıcı sıcaklarda 13-15 saate varan uzun işsaatleri boyunca çalışmaya zorlanıyorlar. Ücretlerin son derece düşük ve barınma koşullarının kötü olduğu koşullrda işçiler, hastalık durumlarında bile çalıştırılıyorlar.